Çikolata, Tarih

Çikolatanın Kısacık Hikayesi

İnsanı ilk ısırıkta mutlu eden, kendinden geçmesini sağlayan, zindelik ve canlılık veren çok az sayıda yiyecek vardır. Tam olarak bu az sayıyı yazamasakta aklımıza ilk gelen yiyecek ise çikolatadır ve çikolatanın içindeki “Serotonin” bize bu hissiyatı ve mutluluğu vermektedir.

Tropik kakao ağacının çekirdeğinden üretilen bu sihirli besin; bayramlarda misafirlere sunulur, kız isterken çiçeğin yanına yakışır, hasta ziyaretlerinde hastaya iyi gelir veya en sık bilineni acı kahvenin yanındaki en önemli misafiridir.

Hem Türk insanını hem de dünyanın zihnine yerleşmiş ve “Tanrıların Besini” gibi iddialı bir sıfat almış bu tadın nedir hikayesi? Hadi kısaca bahsedelim.

Hikaye çok uzak bir zamanda, milattan önce başlıyor. Bilinen en eski mezoamerikan uygarlık olan Olmekler günümüzün Meksika ovalarında ilk kakao ağacını yetiştiriyor. Olmekler maalesef bu ağacı sadece yetiştirmekle kalırken Mayalar’ın hüküm sürdüğü zaman diliminde bilemediğimiz bir hayvan bu meyveyi ilk deneyimleyen canlı oluyor. Mayalar kakao çekirdeğinin yenilebilir olduğunu keşfetmesiyle birlikte bu çekirdekleri nasıl kullanacaklarını keşfetmeye başlarlar ve M.S. 600 yılında tarihteki ilk çikolatalı içecek insanların midesine girer. İnsanlar dediysek tüm Maya halkını kastedemiyoruz. Çünkü Mayalarda çikolata içmek çok önemli bir olay sayılırken her mitolojik hikayede olduğu gibi çikolata içenlerde daha çok kraliyet ailesinden.

16 yüzyıla hızlı bir geçiş yaparsak İspanyol kaşif Kristof Kolomb ve Hernan Cortes Orta Amerika’ya yaptıkları seferlerde Aztek kralı Montezuma ile tanışır. Montezuma, Kristof Kolomb ve Hernan Cortes’e 50 sürahi çikolatayı altın kadehler içinde sunar. Lezzete tutulan bu iki kaşif kakao çekirdeklerini ve içecek tarifini Avrupa’ya taşır.

Avrupa’ya ulaşan kakao ve çikolata içeceği yaklaşık 80 yıl boyunca sıvı halde ve genelde içki olarak tüketilir. 80 yılın sonunda ise İngiltere’de çikolata form değiştirir ve ilk katı çikolata üretilir. Bu form değişikliği ile birlikte günümüzün Podisi’si gibi çikolata evleri tüm Avrupa’ya yayılır.

1825 yılında ise sanayi devriminin etkisiyle kakao tozunu ve yağını daha sonra kalıp çikolata yapmak ayrılabilen bir makine geliştirilir. Son olarak 1875 yılında Daniel Peter adlı İsviçreli bir çikolatacı bu çikolataya süt tozu katmaya başlar ve günümüz çikolatanın çeşitleri oluşur.

Bizi tutkuyla çikolata yapmaya teşvik eden bu mitolojik tadın kısacık hikayesi işte bu. Unutmadan sevgimizi katarak yaptığımız bu sebeple normal çikolatadan daha fazla serotoninin olduğu dolayısıyla da daha fazla mutluluk, canlılık ve zindelik veren Podisi’nin çikolatalarına göz atmadan kesinlikle bizden ayrılmayın.

Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere. Hoşçakalın ve çikolatayla kalın.

P.S.: %68 kakaoyla hazırlanan blend tablet çikolatayı gül ve limon ile aromalandırdık ve sonra her ısırıkta hissetmeniz için frambuaz parçacıkları ekledik ve böylece Podisi’nin en sevilen çikolatası “Frambuz & Gül & Limon”u oluşturduk. Sizin de bu tadı deneyimlemek ve sepete eklemek için tıklamanız yeterli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir